Alaçat Boyu

Sivrihisar İlçesi Çandır köyüne yerleşen Oğuz boyu kollarından olan Alaçat veya Aliçoi boyu

Alaça, Alaçık, Alaşa

Türkmen uruk ve oymaklarının adları olan bu sözcüklerin aslında aynı kökten türemiş olması muhtemeldir. Onlar, zaman geçtikçe çeşitli fonetik değişikliklere uğramış olmalılar. Bu sözcükler, Tekelerin Utamış bölgesinde Alaça oymağının, Sarıkların Alaşa uruğunun ve onun Polatşa uruğu Alaçık oymağının adlarında karşımıza çıkmaktadır.

Bu etnonimlerin ifade ettiği anlam hakkında tarihi kaynaklarda hiçbir bilgi yer almamaktadır. Halk rivayetleri de Sarıkların Alaşa uruğunun adını Alışa adlı kişinin adıyla bağdaştırmaktadır. Alaça, Alaşa sözcüklerinin bu­günkü anlamlarından yola çıkarak yapılmış açıklamalara rastlanmaktadır. Fakat bunlara inanmak zordur.

Alaça, Alaçık, Alaşa adlarının anlamı ve ortaya çıkış tarihi hakkında güve­nilecek bir kaynak olmadığı için biz bu konuda bazı varsayımlardan bahse­deceğiz. İlk görüşe göre bu sözcükler bazı Türk dillerinde rastlanan Alaç, Alaş sözcüğünden ortaya çıkmıştır. Akademisyen V. V. Radloff un belirttiği­ne göre Alaş sözcüğü sadece bir Kırgız uruğunun adı olmakla sınırlı kalma­mış, o “başka yerden (oymaktan) gelen”, “son eklenen”, “keseki (yabancı)” gibi an­lamlarda da kullanılmıştır. Türkmen tayfa-oymaklarının içerisine dışarıdan gelip katılan halka bu adın verilmiş olması gerçeğe uygundur. Çünkü bütün oymak ve boylara sürekli yabancı halklardan insanlar katılmışlardır. Eğer bu görüş doğru kabul edilirse, Alaşa, Alaça etnonimlerinin sonundaki “a” sesi ad yapım eklerinden biri olmalı. Buna Türkmen oymak ve boy adları olarak kullanılan Baga (aslı bag, yani “urug, oymak” sözünden), Beçene (Beçen), Çaka, Çala (Çal), Asa ya da Yasa (As ya da Yas) gibi sözler de örnek gösterilebilir. Bu görüşe göre alaçık oymağının adını alaç-cık ya da alaş-cık (yani “son ekle­nen küçük oymak”, “az sayıdaki yabancı il”) şeklinde açıklamak mümkündür.

İkinci görüşe göre, bu adların Alaşa, Alaçık gibi Türkçe sözcüklerle ilgili olması mümkündür. V.V. Radloff Türkmenlerde dışına çeşitli örtüler sarılan evlere Alaça, Kırgız, Tatar (Kazan ve Kırım Tatarlarının) dillerinde ise, çör- çöpten yapılan kulübelere Alaçık denildiğini belirtmektedir. Orta çağ Türk- menleri kara evlere de / çadırlara da Alaçık demişlerdir. Demek ki, bu ad “alaçalarda (alaçıklarda, kara evlerde) yaşayanlar” anlamında kullanılmış ola­bilir.

Başka bir görüşe göre, bu sözcükler, “karışık halk” , “çok oymak vekillerin­den oluşan” anlamındaki Ala sözcüğünden ortaya çıkmıştır.

Bu görüşlerin hangisinin gerçek olduğuna bakmadan Alaça, Alaçık, Alaşa etnonimlerinin kökünün çok eski devirlere uzandığını onların Kırgız, Kazak, Türkmen ve bazı diğer Türk halklarının birlikte yaşadığı devirlerde türediği­ni belirtmek gerekir. Çünkü bu sözcükler adı geçen boylarda kullanılır. Hat­ta geçen yüzyılın meşhur Rus etnografı N. A. Aristov’un verdiği bilgiye göre bütün Kazakların il yöneticisine de Alaşa adı verilmektedir.

    Leave Your Comment

    Your email address will not be published.*