Türk
Türkçe konuşan halkların hepsini anlatan bu isim günümüzde Türkiye’deki halkın resmi adıdır. Andrey Nikolayeviç Kononov, ilim adamlarının Türk sözünün kökeniyle ilgili olarak öne sürdüğü görüşleri bir araya getirdi. Türk sözünün anlamıyla ilgili olarak bu çalışmalardan birkaç örnek verecek olursak: G. Vamberi “adam”, “insan”, Y. Nemet “güç, kuvvet”; A. N. Bernştam “maşgala (aile)”, “taypa (boy)”; S. P. Tolstov “evlenmemiş genç asker grubu” vs. A. N. Kononov ise, Türk kelimesini Tür ve k şeklinde iki parçaya böler. Tür kısmının başta “Hûda, Allah” anlamında kullanıldığını, sonra hürmetli yer (evin törü, yani evin baş köşesi), sonra “kanun, düzen, tertip” anlamlarını ifade ettiğini, en sonunda da “güç, kuvvet, efendi” gibi anlamlar kazandığını belirtmiştir. Kononov’a göre, ismin -k parçası çokluk ekidir, Türkmenlerin il-gün sözünde hala yaşayan gün/kün sözünün kısaltılmışıdır.
A. N. Kononov başka bir eserinde Türk kelimesini Türkün sözüyle aynı kökten kabul etmiş ve anlamını “ocak”, “boyun toplandığı yer”, “halk”, “il” şeklinde açıklamıştır. “Türkün”ün de, “doğmak”, “türemek” anlamındaki Moğolca’da da kullanılan török kelimesiyle aynı kökten olduğunu varsaymıştır (krş: döremek).
D. Aytmuratov Türk kelimesini “örülmüş” anlamındaki eski Türkçe Tür kelimesiyle aynı kökten getirir. Anlamını da “başında (tepesinde) örülmüş saç bırakan il (el halk)” diye açıklar. Aytmuratov’a göre, Tür sözü Türre/Dürre (kamçı) kelimesinde yaşamaktadır.
Hiçbir ilim adamının görüşünü tenkit etmeden biz de tahminimizi dile getirelim: Öncelikle A. N. Kononov gibi Türk sözünü Tür ve k şeklinde ikiye bölelim. Bu adın Tür veya Tur kısmı Türk halklarının çok eski adı olmalıdır. Turan toponiminde de buna rastlanmaktadır: Farsça konuşan halkların vatanı Eyran (Arian, yani “Ariyler ülkesi”) kelimesiyle, Türkçe konuşan halkların vatanı da Turan kelimesiyle adlandırılmıştır V. V. Barthold’a göre, Turan sözü “3-3,5 bin yıl önce “Avesta”da da kullanılmıştır.
Turan adlı bir şehirle Turan-uyuk adlı bir çukurluğa Tuva Özerk Cumhuriyetinde de rastlanmaktadır. Bu adlardaki Tur sözünün Türk’ün eski şeklini koruduğu görüşündeyiz.. Adın sonundaki -an eki ise Türk lehçelerinde de, Farsça’da da çokluk anlatmaktadır.
Daha öncesinde ise Tür sözü de Tü (Tüg, düv. bkz. Tüver) sözünden ve -ür çokluk ekinden türemiş olmalıdır. Tüg-ür, Tüy-ür, Tüyr, Tür. Ekiyle birlikte bu kelimenin anlamı şöyle olmalı: “topar”, “taypa” (boy), “il (el halk)”. Tüg sözü ekle kaynaşıp böyle kabul edildikten sonra, yani sondaki çokluk bildiren -r tamamen unutulduktan sonra, kelime tekrar bir başka çokluk ekini (Türk sözünde -k, Turan sözünde -an) kabul etmiştir.
Demek ki, Türk kelimesi “topar” (grup) anlamındaki Tüg/Tü sözünden ve peş peşe eklenen -r ve -k çokluk eklerinden meydana gelmiştir. Anlamı: “taypa” (boy), “topar” (grup), “il” (el halk’dır. Tüver etnonimi de bunu onaylamaktadır.
Türkmen
Milat başlarında Orta Asya’nın geniş bozkırlarında yaşayan Türk asıllı boylar gruplara bölünür. Her birine ayrı bir isim verilir. Türk boyları arasında adını kaybetmeden millet seviyesine ulaşanlar içinde Kırgız, Uygur, Türkmen ve Başkurtları saymak mümkündür. Kırgız ve Uygur adına miladın başlarında da rastlanmaktadır. Türk boyları içinde Türkmen adı da çok eskidir. VIII. asrın başında yazılan tarihi kaynaklarda, mesela Tun-dyan adlı Çin ansiklopedisinde, bu kelime Tö-kü-möng şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Tacikistan’ın Mug Dağındaki 8. asrın başlarına ait Sogd yazılarında (belgeleri) da Türkmen sözü geçmektedir. Aşağı yukarı 1300 yıl önceki tarihi belgelerde rastlanılan Türkmen etnonimi, bu sözün 8. asırda değil daha önce türediğini de göstermektedir. Bize göre, Türkmen kelimesi miladın ilk binli yıllarında veya ortalarında ortaya çıkmış olmalıdır.
Türkmen kelimesinin anlamı ilim adamlarının da dikkatini çekmiştir. Bin yıl önce yaşayan Köneürgençli Abu-Reyhan al-Biruni (973-1048) Türkmen kelimesini ilk defa şöyle açıklar: “Geçmişte İslam dinini kabul eden ve Müslümanlarla beraber olan Oğuz Türkleri, çeşitli halklar arasında Tarcuman, yani “tercimeci (tercüman)” olmuş. Tarcuman sözü sonra Targuman, daha sonra da Türkmen’e dönüşmüştür.”
11. asırda yaşayan dilci Mahmûd Kaşgari ve 14. asırda yaşayan tarihçi Reşideddin, Türkmen sözünü Türk manend kısaltılması olarak kabul ederler. Buna göre, Türk manend Fars-Tacik kelimesi “Türk’e benzer”, “Türk biçimli” anlamındadır. Türkmen sözünün etimolojisine ve anlamına son devirlerde de önem verilmiştir. Avrupalı, Rus, Türk ve Sovyet ilim adamları konu hakkında varsayımlar ileri sürmüşlerdir. Bazıları şöyledir: Fransız ilim adamı J. Deny ve Macar L. Ligety’ye göre Türkmen “arassa (Temiz, pak) Türkler” anlamındadır. Türkiyeli tarihçi Neşri “Türk iman”, yani “Müslüman dinini kabul eden Türkler” şeklinde açıklar. Türk dilcisi Profesör Faruk Sümer “Öz Türk”, yani “Türk halklarının özeni (özü), esası (esas, temel, baş) Türk” anlamını verir. Rus ilim adamı İ. F. Blaramberg Türkmen kelimesini “Ok ve yay” anlamındaki Tir-keman sözlerinin değişmiş şekli sayar. Türkmen ilim adamı Ahmet Bekmıradov da bu görüşü desteklemektedir.
Çeşitli kaynaklarda kelimenin Türk men, yani “Ben Türk’üm”, Türk Koman, yani “Koman Türkleri” gibi açıklamalarına da rastlanmaktadır. Türkmen kelimesinin anlamıyla ilgili başka görüşler de vardır.
Geçen asırda, Türk halklarının tarihi konusunda eserler veren N. A. Aristov, Macar ilim adamı Vamberi, Sovyet ilim adamları Tumanoviç, D. Yeremeyev, A. A. Roslyakov ve diğerlerinin açıklamalarını daha doğru kabul ediyoruz. Onlar, Türkmen kelimesini iki kısma ayırmaktadırlar: Türk ve men.
Türk kelimesi, Türkçe konuşan halkların tamamına ait genel bir isimdir. (Bkz. Türk.)
Türkmen kelimesinin sonundaki men veya man eki Sarman, Beşermen, Kuman, Mangıt gibi halk ve grupların adında; Türkmen boy oymaklarının adı olan Akman, Garaman, Navman, Hudman, Orman, Gırman, Yaşman, Çeşmen gibi birçok etnonimin içinde kullanılmaktadır. Demek ki, man-men eki Türk halkları ve boylarının adında kullanılan bir kelimedir. Yukarıda adı geçen ilim adamlarına göre, halk ve boy oymak adlarındaki man-men sözü, aynen Tür/(Türk) sözü gibi “il (el), halk, boylar grubu” anlamındadır. Böylece, Türkmen kelimesi ortaya çıktığında “Türk ili (eli)”, “Türk boyu”, “Türk boylarından oluşan halk” anlamlarını ihtiva etmiştir. Geçmişte birçok boy oymağın özel adı olarak “il (el), halk, topar (grup), yığın, taypa (boy), oba (köy)” gibi anlamlar veren somut adların çok kullanılmasına bakarak Türkmen adının anlamı hakkında söylenenlerin gerçeğe uygun olduğunu söyleyebiliriz.
Oğuz
Eski Türkler döneminde Moğolistan’ın Kuzeydoğu ülkelerinde birçok Türk boyunun birleşmesinden türeyen Oğuzlar ilk olarak Türkmen, AzerbaycanlI, Türk ve Gagauzlar’ın (Gökoğuzlar) doğrudan kan yoluyla atalarıdır. Kaşgarlı Mahmut “Oğuzlar Türkmenlerdir” diye açıkça yazmaktadır. Miladın 6. asrında Oğuzlar büyük Türk Kağanlığı’nı kurmuşlardır.
Oğuz sözcüğünün kökü, anlamı ve türeyişi hakkında Avrupalı, Rus ve Türk ilim adamlarının birçoğu çeşitli fikirler beyan etmişlerdir. Bu görüşleri kısaca verelim:
- Oğuzlar tarafından oluşturulan Oğuznameler’in tamamı ve bunlara dayanarak eserler veren Reşidüddin, Yazıcı oğlu, Salar Baba, Abulgazi gibi Orta Çağ alimleri Oğuz sözcüğünü boy başının adı olarak kabul etmektedirler. Onlara göre Oğuz, Karahan’ın oğludur. Eski “tsyn’han-şu” adlı Çin tarihnamesinde onun adı Mode veya Modohan babasının adı ise Tuman şeklinde geçmektedir. Hatta bu eserde Mode-han’ın MÖ. 174 yılında öldüğü de söylenmektedir.
Türkmenlerin tarihi hakkında eser veren O. Tumanoviç, Oğuzhan’ın işgalci olduğunu ve MÖ. 7. (başka bilgilere göre 2.) yüzyılda yaşadığını belirtmektedir. Ona göre bu devirde Türk-Moğol halkları Moğol ve Tatar (Türk) şeklinde iki gruba ayrılmıştır. Bu eserlere bakarak alimlerin çoğu Oğuz’un uyruğundaki Türk boylara onun adının verilmiş olduğunu belirtmektedirler. Ancak bu fikri temelinden reddediyoruz. Oğuz (Mode) adlı tarihi şahsın yaşamış olması mümkün. Ancak onun adı boyuna değil, aksine boyunun adı ona verilmiş olmalıdır. Bunu arsarı, Atatürk gibi şahısların adları, ayrıca Oğuz adının gerçek anlamı hakkında vereceğimiz bilgiler de tasdik edecektir.
- Akademisyen S. P. Tolstov, Oğuz sözcüğünü antik yazarların eserlerinde bahsedilen Avgasi adlı halk adıyla bağlantılı olarak ele alıp öküz totemine veya nehir anlamındaki eski Türkçe (ögüz) sözcüğe dayandırmaktadır.
- Alman doğu bilimcisi İ. Markvart Oğuz sözcüğünü “okçı”, “yayla ok atmakta usta” şeklinde açıklamaktadır.
- A. N. Bernştam’a göre Oğuz sözcüğünün en eski şekli sondaki r sesiyle değişen varyantı (Ogur, tıpkı Uygur, Üker etnonimlerindeki gibi) olup o, 8. yüzyılda Oğuz şekline dönüşmüştür. Bu alim Güney Hunların çok sayıdaki boy arasında Huyan’ adlı bir uruk olduğunu, onun toteminin öküz olduğunu belirtmektedir. Boyun armasında da öküz şekli varmış. Çin hiyeroglifleriyle yazılan Huyan’ adlı etnik ad Huyar şeklinde de okunabilir. Eğer böy- leyse Huyar sözcüğünün Oğuz’a dönüşmesi şöyle olacaktır: huyar < iogaz < ogaz < oğuz.
- N. A. Baskakov, Oğuz etnonimini Og ve Uz şeklinde iki kısma ayırıp birinci sözcüğü “fikir, akıl, düşünce” anlamındaki Ög veya Öy Türkçe sözcük, İkincisini (-uz veya -ur) hareket adı bildiren ek saymaktadır. Adın anlamı “akıllı, mantıklı”.
- Oğuz sözcüğünün anlamı hakkında söylenen fikirleri toplayıp bu konuda özel bir yazı yazan Ürgençli alim A. Madrahimov, adın içindeki Og sözcüğünü “anne” veya “boy” şeklinde açıklamaktadır, -uz ise çokluk ekidir. Ona göre bu ad önce öküz adlı totemden etnonime sonra su adına (ögüz, öküz) çevrilmiştir.
Görüldüğü gibi tahmin çok. Biz bunların içinden Y. Nemeth, L. N. Gumilev, A. N. Kononov gibi alimlerin ortaya attıkları fikirleri gerçeğe daha yakın buluyoruz. Bu, Oğuz sözcüğünün Og kısmını “boy, oymak” anlamındaki Türkçe söz, “-uz” kısmını ise çokluk bildiren eski ek olarak kabul etme düşüncesidir. Sözcüğün anlamı, % tayfa, grup’ şeklinde açıklanmaktadır. L. N. Gumilev, eski Türklerde büyük boylar tarafından sıkıştırılan uruk ve oymakların birleşip farklı gruplar meydana getirdiğini, onlara da Oğuz şeklinde ad verildiğini belirtmiştir.
Oğuz etnoniminin bu anlamının gerçeğe uygun olduğuna Türkmen oymak ve boy adlarından örnek vererek desteklemek mümkündür: Ovuş: Yomut oymağı, ov/og sözcüğünden ve -uş çokluk ekinden oluşmuştur; Ovşar: ov//og sözcüklerinden ve -ş, -ar eklerinden ibarettir.
Bununla birlikte Üç Oğuz, Dokuz Oğuz, On Ok (On boy), On Ogur (On Oğuz yani On boy), Uturgur (Otuz Oğuz) gibi boyların sayısını gösteren sözcüklerle oluşturulan etnonimler bu fikrin doğru olduğuna şahitlik etmektedir. Gerçekten bu gruplar adın gösterdiği sayıya uygun boyu kendileriyle birleştirmişlerdir. Mesela On oklar’a Nuşibi ve Dulu adlı iki ilin her birinden beş boy katılmış.
Sözümüzün sonunda günümüz alimlerinin çoğunun Oğuzların tamamını Türkmen saymadığını belirtmeliyiz. Onların fikrine göre Oğuz sözcüğünün anlamı Türkmen sözcüğüne göre daha geniştir. Diğer biri ise sadece İslamiyeti kabul eden Oğuzlara Türkmen denildiğini yazmaktadır. Fikirlerini ispatlamak için Gökoğuzlar’ın ayrıca Harezm vilayetinde yaşayan Oğuzların Türkmen adını almadığını örnek göstermektedirler. Fakat bu mesele, gelecekte ciddi araştırmalar yapılması gerektiğini göstermektedir.
* * *
Kaynak: Şecere, Türkmen Soyağacı – Soltanşa Atanıyazov