Alişan Kapaklıkaya

Alişan Kapaklıkaya kimdir?

Alişan Kapaklıkaya 1962 yılında Eskişehir Sivrihisar’da (Sığırcık) dünyaya gelmiştir. 4 kardeş olan Kapaklıkaya yoksul bir ailenin evladıydı. Alişan Kapaklıkaya evli ve kanser tedavisi gören bir kızı var.

Alişan Kapaklıkaya 1981 – 1985 yıllarında Marmara Üniversitesinden mezun oldu. 1985 – 2000 yılları arasında Adana Merkez’de bulunan liselerde öğretmenlik yaptı. Aynı zaman da 1987 – 1992 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2000 yılında Kişisel gelişim alanında olan NLP ile tanıştı. NLP ve eğitimi öğrеnmеk Konusun da uzmаnlık alarak uluslarası аlаnlаrdа çаlışmаlаr yaptı. NLP’nin insan yaşamına getirdiği kaliteyi fark etti.

İSYAN MI, ŞÜKÜR MÜ?

Yıllar önce kızım Zuhal’i bir bebek olarak kucağıma aldığımda onunla ne kadar süre ve nasıl bir hayat yaşayacağımı bilmiyordum.

Büyümeye başladı. Bebekliğinden itibaren onunla oynamaya başladım, gezerken omzuma aldım, kollarımdayken yukarı doğru atıp yeniden yakaladım, sırtüstü yatıp onu ayaklarımın üzerinde havaya kaldırmamı öyle seviyordu ki.

Parklarda gezdik. Köye gittiğimizde çamuru naylon tabağa doldurup “Sana pasta yapıyorum baba.” dediğinde anlamıştım yüreğinin sevgi dolu okyanuslar gibi olduğunu.

Okul hayatı başarılarla geçti. Ailelerin cennet gibi olmasına katkı sağlamak için psikolog olmayı seçti. Gönüllere dokundu, evlere neşe saçtı. Benimle bir çok şehre konferanslara geldi.

Bir kurban bayramında Şırnak sokaklarında çocukların ellerindeki oyuncak silahları gördüğünde çok ağladı. “Baba bu çocukların elindeki silahları alıp yerine kitaplar vermek için daha çok çalışmalıyız.” dediğinde hayaller kurduk, tüm çocuklarımızın yüreğine sevgi tohumları seçmek için.

İşine uçarak gidiyor, eve koşarak geliyordu.

Doktor, “Sen kanser olmuşsun, gereğini yapmazsan yakında ölürsün.” dediğinde, elimi tutup gözlerime bakarken sordu:

“Şimdi ne olacak baba, hayallerimiz vardı.”

Kendisini çok seven ve hastalığının her aşamasında yanında olan Harun’la evlendi. Gelin gittiği kendisini tanıyan tüm Elazığlıların gönlünde taht kurdu.

Hastalığı tüm vücuduna yayıldı. Vazgeçmedi. Bir yandan iyileşmek için tevekkülle mücadele ederken bir yandan çocukların ve gençlerin gönlüne sevgi serpmeye devam etti.

Doktor, “Altı aylık ömrü var.” değinde söylemedim kendisine, söyleyemedim.

Sahnelerde ve televizyonlarda tüm Türkiye’den dua istedim Zuhalim için. Almanya’da küçücük bir kız çucuğu yanıma yaklaşıp, “Üzülme Alişan amca Zuhal ablanın iyileşmesi için şü küçücük kalbimi seve seve veririm.” dediğinde çok umutlandım.

Başarılarıyla beni geçmeye başladığında “Senin son kullanma tarihin kaç baba? diye sordu bana. Sarsılmıştım. “Kendini sürekli geliştirip insanların karşına faydalı bir eğitmen, benim karşıma son model bir baba olarak çıkmalısın.” dedikten sonra dört farklı alanda üniversite okudum.

Kendimi tazeleyip karşısına çıktığımda o da Allah’a gitmek için hazırlık yapıyordu.

Eşimle kavga edip evden ayrılırken dizlerime yapışıp “Bizi bırakıp gitme baba.” diye ağladı. Ona olan sevgimle tüm sorunlarımın üstesinden gelip geri döndüm.

Rabbim 15 gün önce onu yanına çağırdı. Bu sefer ben yapıştım tabutuna. “Nereye gidiyorsun Zuhal? diye sordum cevabını bildiğim halde.

O bana gitme baba, geri dön dediğinde onu dinleyip döndüm.

Ben ona gitme yavrum dediğimde, gitti ve dönmedi.

Dostum Durmuş Ali bey dedi ki, “Zuhal’in cenazesi sadece sizin evden çıkmadı, bilin ki Türkiyede bir çok evden çıktı.”

Şimdi bakıyorum Zuhal gibi bir sevgi meleğiyle 30 yıl aynı evde yaşama lütfuna erişmişim, ona sarıldığımda cennetin kokusunu tatmışım.

Şimdi düşünüyorum Allah yavrumu 30 yaşındayken yanına çağırdı diye isyan mı edeyim, yoksa onun bana hediyesi olan yavrumla bu güzellikleri 30 yıl yaşadım diye şükür mü edeyim…

Yavrumun hastalık sürecinde ona gözü gibi bakan eşime, yanımızda olan herkese, iyileşmesi için yüzlerce dğal tedavi bitkisel ilaç gönderen, köye kadar gelip cenazeye katılan, isteyip de katılamayan, taziye mesajlarını ileten tüm dostlara teşekkür ediyorum.

Allah’a bizim bilmediğimiz nice hayırlar verdiği için şükrediyorum.

Eğer gönlünü kırdığı, azarladığı, hatta sert baktığı kimse varsa söyleyin helallik alayım.

Sizin de gönlünüze dokunmuşsa. güzel bir hatıranız varsa yazın da bileyim.

***

Alişan Kapaklıkaya

    Leave Your Comment

    Your email address will not be published.*